İdari Yargılama Usulü Kanununun 16’ncı maddesi, ilk incelemede noksanlığı görülmeyen, dava dosyasının tekemmülü için yapılması gereken tebligatları ve bunlara tarafların cevap haklarını düzenlemektedir. İdari Yargıda İş Yükünün Azaltılması Amacıyla Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Taslağının 18’inci maddesiyle, bu madde yeniden düzenlenmektedir. Bu düzenleme kanunlaştığı takdirde, madde aşağıdaki şekilde olacaktır:
“Madde 16 – 1. Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya, davalının vereceği savunma ve ekleri davacıya tebliğ edilir.
2. Davalı, dava dilekçesine karşı tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde cevap verebilir. Bu süre, haklı sebeplerin bulunması halinde, talep üzerine otuz günü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir. Sürenin geçmesinden sonra yapılan uzatma talepleri kabul edilmez. Davalara ilişkin işlem dosyalarının aslı veya onaylı örneği idarenin savunması ile birlikte, ilgili idari yargı merciine gönderilir. İdare savunma vermese dahi işlem dosyasını belirtilen süre içinde göndermek zorundadır.
3. Savunma dilekçesinin davacıya tebliğ edildiği tarihte dosya tekemmül eder.
4. Davalının savunmasında, davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar bulunduğu davanın görülmesi sırasında anlaşılırsa, davacıya cevap vermesi için bir süre verilir.
5.Taraflar, sürenin geçmesinden sonra verecekleri dilekçelere dayanarak hak iddia edemezler. Ancak tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere arttırılabilir ve miktarın arttırılmasına ilişkin dilekçe onbeş gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir.
6. Danıştayda ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülen davalarda savcının esas hakkındaki yazılı düşüncesi taraflara tebliğ edilir. Duruşmalı işlerde bu tebligat en geç duruşma davetiyesi ile birlikte yapılır. Taraflar, tebliğden itibaren onbeş gün içinde görüşlerini yazılı olarak bildirebilirler.”
Maddede yapılması önerilen bu yeni düzenleme ile yürürlükteki düzenleme karşılaştırıldığında, şu değişiklik ve yenilikleri görmekteyiz:
1 – “İdari Yargı İle İlgili Kanun Taslağı Hazırlamak – 1” başlıklı yazımızda da söz etmiş olduğumuz gibi, replik-düplük aşamalarından ikincisi; yani, düplük aşaması kaldırılıyor. Buna karşılık; idarenin savunmasında davacının cevaplandırması gereken hususların olduğunun anlaşılması halinde, davaya bakan mahkemece, davacıya cevaplamak üzere süre verilmesi öngörülüyor.
2 – Dava dosyasının davalı idarenin savunmasının davacıya tebliğ tarihinde tekemmül etmesi öngörülüyor.
3 – İşlem dosyalarının, savunma süresi içerisinde idarece savunma verilmemesi durumunda dahi, aynı süre içerisinde idari yargı yerine gönderilmesi zorunluluğu getiriliyor.
4 – Danıştay Savcısının düşüncesine görüş bildirme süresi onbeş güne çıkarılıyor.
Şimdi, bu değişiklik ve yenilikleri sırasıyla inceleyelim:
1 – Taslağın madde gerekçesinden, düplük aşamasının kaldırılmasının sebebinin, tarafların birbirlerinin dilekçelerine ikinci kez cevap verilmesinin uyuşmazlığın çözümünde herhangi bir yararının olmadığı ve yargılamayı uzattığı düşüncesinin olduğu anlaşılmaktadır. Oysa; Ülkemizde, idari işlemlerin gerekçeli olmasını zorunlu kılan genel bir düzenlemenin olmaması; özel kanunlarla bu zorunluluğun öngörülmüş olması durumlarında da, idari işlemlerin yeterli şekilde gerekçelendirilmemesi nedenleriyle, idari işlemin unsurlarındaki hukuka aykırılıkları ve idareyi bu işlemi yapmaya götüren nedenleri, ancak davalı idarenin savunmasından öğrenme olanağına sahip bulunan davacılara idarenin savunmasına cevap hakkı tanınmamış olmasının, onları, davada, hukuka aykırılık iddialarını yeterli ve etkili biçimde ortaya koyma olanağından mahrum kılması; dolayısıyla, adil yargılama haklarının ihlali sonucunun doğması kaçınılmazdır. Her ne kadar, taslak düzenlemenin 4’üncü fıkrasında, idarenin savunmasında davacı tarafından açıklanması gereken hususların varlığının anlaşılması halinde, davacıya bunun için süre verileceği öngörmüş; gerekçede de, böylece, davacıların kendilerini savunma olanaklarının kısıtlanmamış olacağı söylenmiş ise de; davacıya ait olan idarenin savunmasına cevap vermenin gerekli olup olmadığının takdiri hakkını ondan alarak davaya bakan idari yargı yerine veren bu düzünleme de, bizim görüşümüze göre, adil yargılanma hakkının ihlalini giderici nitelikte değildir.
Zira; böyle bir düzenleme, davaya bakan idari yargı yerinin, idarenin savunma dilekçesine davacı gibi bakamama tehlikesini içermektedir. Davanın taraflarının kendini etkili bir biçimde savunabilmek için neyin gerekli olduğunu, neyin olmadığını takdir etme hakkı vardır. Bu takdirin, onların veya vekilinin yerine, başka kişi ya da merciin yetkisine bırakılması ve, bunun da, yargılamanın uzatılmasının engellenmesi gerekçesine sığınılarak yapılması, kabul edilebilir değildir. Ayrıca; düplük aşamasının yargılamayı uzattığı iddiası da, iki nedenle gerçekçi değildir. Öncelikle; davalarının bir an önce sonuçlanmasındaki menfaatlerini gözeten davacılar, uygulamada, cevaplanması gereken bir hususun bulunmaması halinde, esasen, dosyanın bir an önce tekemmül ettirilmesi için cevap hakkını kullanmayacakları yolunda dilekçe vermekte ve böylece dava dosyasının bir an önce tekemmülünü sağlamaktadırlar. İkincisi; yargılamanın uzamasının nedeni düplük aşamasının varlığı değil, mahkemelerin iş yükünün olağanın dışında fazla olmasıdır. Böyle bir gerekçe, ancak idari yargı yerlerinin davaları tekemmül eder etmez karara bağlamalarını olanaklı kılan sayıda iş yüküne sahip olmaları durumunda haklı olabilir. Oysa; idari yargı yerlerinin iş yüklerinin buna olanak vermediği; tekemmül eden dava dosyalarının karara bağlanmak üzere sıra beklediği bilinmektedir. Kaldı ki; davalının savunmasına davacının cevap vermesi gereken hususların varlığının, tekemmül etmesine karşın dolapta aylarca bekleyen, dosyanın incelenmek ve karara bağlanmak üzere sıradan alınması aşamasında anlaşılması durumunda davacıya cevap vermesi için süre verilmesinin, yargılamanın uzamasına, düplük aşamasının varlığından, daha fazla etki yapması kaçınılmazdır. Dahası; davacıya verilecek sürenin miktarı da, Taslak’ta gösterilmemiştir. Yani; mahkemenin takdirine bırakılmıştır. Oysa; yürürlükteki düzenlemede bu süre, belli ve cevaba yeterli miktardadır.
Biz, bu taslak metnin kanunlaşması durumunda, yapılacak uygulamalardan tatmin olmayan davacıların, daha çok sayıda, savunma hakkının ihlal edildiği iddiasıyla ve bireysel başvuru yoluyla, Anayasa Mahkemesine başvuracaklarını düşünüyoruz. Yani; davaların gecikmeksizin sonuçlandırılması ve böylece makul süreye uyulması amacıyla yapılması düşünülen düzenlemenin, adil yargılanma hakkının başka bir alt unsurunu, savunma hakkını ihlal etmesi gibi bir durumla karşı karşıya kalınması mümkün bulunmaktadır.
2 – Taslağın 2’nci fıkrasında, dava dosyasının, idarenin savunmasının davacıya tebliğ edildiği tarihte tekemmül edeceği söylenmektedir. Madem ki, davacının idarenin savunma dilekçesine cevap hakkı olmayacak ve madem ki, davacıya cevap hakkının verilmesi davaya bakan yargı yerinin takdirine bırakılacak; o halde, niçin, cevap süresinin dolduğu veya idarenin savunmasının mahkeme kaydına girdiği tarihte değil de, savunma dilekçesinin davacıya tebliğ edildiği tarihte, dosya tekemmül etmiş olsun? Madem ki, düplük aşamasının kaldırılmasındaki amaç, yargılama sürecinin kısaltılması; o halde, mahkemenin dava dosyasını bir an önce incelemeye alarak, gerekiyorsa davacıya idarenin savunmasına cevap vermesi için bir an önce süre vermesi, bu amaca daha çok hizmet edici değil mi? İdarenin savunmasının davacıya tebliğinde çıkabilecek sorunların dosyanın tekemmülünü arzu edilmeyen şekilde geciktirmesi olasılığı yok mu? Bize göre; dosyanın tekemmülünün idarenin savunmasının davacıya tebliğ edilmesi koşuluna bağlanması, düplük amacının kaldırılmasında güdülen amaçla çelişmektedir.
3 – Davalı idarenin savunma vermemiş veya savunmaya ihtiyaç duymamış olsa dahi, işlem dosyasını, savunma süresi içerisinde, davaya bakan idari yargı yerine göndermek zorunda olması, olumlu; ama, yaptırımsız bir düzenleme. Yaptırımı olmadıkça da, beklenen yararı sağlayacağından kuşkuluyum.
4 – Danıştay Savcısının yazılı düşüncesine yazılı gönüş birdirme süresinin on günden onbeş güne çıkarılması, hakkın kullanımını kolaylaştıracağından, yerinde bir değişiklik.
İdari Yargı İle İlgili Kanun Taslağı Hazırlamak – 9
22 Pazar Kas 2015
Posted Yazılarım
in