9 Ağustos 2016 gün ve 29796 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.7.2016 gün ve 6728 sayılı “YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN”un, aynı tarihte yürürlüğe giren, 25’inci maddesiyle, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 14’üncü maddesinin ikinci fıkrasına, birinci cümleden sonra gelmek üzere, bir cümle eklenmiştir. Fıkranın ilk cümlesi, “Belli parayı ihtiva eden mukavelenamelerin değiştirilmesi halinde artan miktar aynı nispette vergiye tabidir.” düzenlemesini içermektedir.  Bu cümleye göre; belli para içeren sözleşmelerin, akdedildikleri tarihten sonraki bir tarihte belli para miktarı da artırılmak suretiyle değiştirilmesi durumunda, içerdiği belli paranın yalnızca sözleşmenin ilk şeklindeki belli para miktarına nazaran artırılan kısmının damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. Örneğin; belli para miktarı 1000.- TL. olan sözleşmenin içerdiği bu miktarın, daha sonraki tarihlerde, 1500.- TL.na çıkarılması halinde, damga vergisi, 1500.- TL. üzerinden değil, artan miktar olan 500.- TL. üzerinden hesaplanarak tahsil edilir.

14’üncü maddenin ilk fıkrasında da, her kağıt için hesaplanacak damga vergisinin miktarı için bir azami tutar belirlenmiştir. Kağıdın içerdiği miktara göre hesaplanan damga vergisinin bu azami tutarı aşması halinde, damga vergisinin bu tutar kadar alınması gerekmektedir. Uygulamada; ilk yapıldığında hesaplanan damga vergisi azami tutarı aşan ve bu nedenle bu tutar esas alınarak vergilendirilen kağıtların içerdiği miktarın daha sonra artırılması halinde, artırılan miktar için, ikinci fıkranın ilk cümlesi uyarınca ayrıca damga vergisi alınıp alınamayacağı konusunda sorunlar çıkmıştır. Alınamayacağını söyleyenler, sözleşmenin imzalandığı tarihte azami tutar esas alınarak vergilendirildiğini; sonradan yapılacak değişiklikler dolayısıyla da olsa, bu tutarın aşılamayacağını iddia etmişlerdir. Bu iddialara karşın, vergi idaresi, ikinci fıkra uyarınca vergilendirme işlemlerini sürdürmüştür.

İkinci fıkraya eklenen ikinci cümle, uygulamadaki bu soruna çözüm getirmek amacıyla düzenlenmiştir. Fıkraya eklenen cümlede, “Birinci fıkraya göre azami tutardan vergi alınan mukavelenamelerin, diğer hükümlerinde değişiklik olmaksızın sadece bedelinin artması durumunda, artan bedele ilişkin bu hüküm uygulanmaz” denilmek suretiyle, imzalandığı tarihte azami tutar üzerinden damga vergisine tabi tutulan sözleşmelerin içerdikleri belli para miktarının daha sonraki tarihlerde artırılması halinde artan miktarın da damga vergisine tabi tutulabilmesi, sözleşmenin diğer hükümlerinde değişiklik yapılmış olması koşuluna bağlanmıştır. Buna göre; eğer, sözleşmenin ilk şeklinin belli para dışındaki hükümlerinde herhangi bir değişiklik olmamışsa; içerdiği belli paranın miktarının artırılmış olması, artırılan miktarın damga vergisine tabi tutulmasını gerektirmeyecektir. Aksine; sözleşmenin belli paranın dışındaki hükümlerinde de değişiklik yapılmışsa; vergilendirme, ilk cümleye göre yapılarak, artan miktar üzerinden damga vergisi alınacaktır.

Cümlede; artan miktarın vergilendirilmesini gerektiren değişikliğin niteliği; nasıl bir değişiklik olması gerektiği ve asli ya da fer’i nitelikte olup olmadığı konusunda bir açıklık bulunmamaktadır. Örneğin; miktar arıtırılırken, sözleşmenin herhangi bir maddesindeki herhangi bir sözcük yerine eş anlamlısı kullanılacak olsa; bu durum, sözleşmede yapılmış değişiklik sayılacak mıdır? Ya da, bir eser sözleşmesinde kullanılacak malzemelerden yalnızca birinin kalitesi konusunda sözleşmenin ilk şekline göre değişiklik yapılmış olsa; salt bu nedenle, belli paradaki artışın vergilendirilmesi yoluna gidilmesi gerekecek midir? Yine; sözleşmenin süresine ilişkin hükmünde süreyi kısaltan bir değişiklik, cümledeki düzenlemenin aradığı anlamda değişiklik midir? Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bize göre; uygulamadaki bir soruna çözüm getirmek amacıyla yapılan bu düzenleme, sözleşmelerin belli para dışındaki hükümlerinde de değişikliğin var olup olmadığı konularında yeni uyuşmazlıklara yol açacak belirsizlik  içermektedir (fıkrada önce de var olan belirsizliği sürdürmektedir).

Ayrıca; azami tutar esas alınarak vergilendirilen sözleşmede artan miktarın vergilendirilmesinde böyle bir ayırıma gerek görülmesinin hukuki temele dayalı bir açıklamasının olacağını da sanmıyorum.