9 Ağustos 2016 gün ve 29796 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.7.2016 gün ve 6728 sayılı “YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN”un, aynı tarihte yürürlüğe giren, 24’üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 6’ncı maddesinin sonuna bir fıkra eklenmiştir. Maddenin ilk fıkrası, “Bir kağıtta birbirinden tamamen ayrı birden fazla akit ve işlem bulunduğu takdirde bunların herbirinden ayrı ayrı vergi alınır.” düzenlemesini içermektedir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında da, “Bir kağıtta toplanan akit ve işlemler birbirine bağlı ve bir asıldan doğma oldukları takdirde, Damga Vergisi, en yüksek vergi alımlarını gerektiren akit veya işlem üzerinden alınır” denilmektedir.

Maddenin sonraki düzenlemelerinden; bir kağıtta birbirine bağlı ve bir asıldan doğan, birden fazla akit ya da işlem bulunması halinde damga vergisinin en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit ya da işlemin bu akit ya da işleme taraf olan (aynı) şahıs veya şahıslara ait akit veya işlem olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre; aynı kağıtta, aynı şahıs veya şahıslara ait birbirine bağlı ve bir asıldan doğma birden fazla akit veya işlem bulunması durumunda, damga vergisinin, bu akit veya işlemlerden en yüksek vergi alınmasını gerektirenin vergisi esas alınarak hesaplanıp tahsil edilmesi gerekmektedir. Bunun için ön koşul, kağıt üzerinde bulunan akit ve işlemlerin birbirine bağlı ve bir asıldan doğmuş olmalarıdır. Bu iki koşulun birlikte var olması halinde, damga vergisi en yüksek vergi alınmasını gerektiren akit veya işlemin vergisi, kağıdın damga vergisi olmaktadır. Aksi takdirde; tüm akit ve işlemlerin ayrı ayrı damga vergisine tabi tutulmaları gerekmektedir.

Bu düzenleme ile ilgili olarak uygulamada en fazla çıkan sorun, pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi sözleşmenin yaptırımı olan taahhütlerin, sözleşmeye bağlı ve sözleşmeyle bir asıldan doğup doğmadıkları konusunda idi.

6728 sayılı Kanun, yukarıda sözü edilen düzenlemesiyle, bu sorunu, bu tür taahhütlerin başlı başına bir sözleşmeye konu olmadıkça damga vergisine tabi olmayacağı şeklinde çözümledi. Bundan böyle; sözleşme içinde, onun bir maddesini oluşturan benzer taahhütlerin damga vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir. Buna karşın; örneğin, cezai şartın, temin edilen asıl sözleşme dışında ayrı (başlı başına) bir sözleşmeye konu edilmesi durumunda; bu sözleşme, asıl sözleşme ile aynı kağıtta yer alıyor olsa dahi, ayrıca damga vergisine tabi tutulacaktır.