Bugün, eşimle birlikte, Ulus’a, Avrupa’nın hasta adamı olarak nitelendirilen Osmanlı’nın önce Trablusgarb ve Balkanlarda, ardından da Birinci Büyük Savaştaki yenilgisinin ardından imzaladığı Mondros Mutarekesi ve Sevr Antlaşmasıyla kaybettiği Trakya ve Anadolu topraklarının, yoktan var edilen Kahraman Türk Ordusunun Başkumandan Büyük Atatürk’ün önderlik ve yönetiminde yaptığı üç yıllık ölüm-kalım mücadelenin sonunda yeniden kazanılmasını taçlandıran Lozan Andlaşmasının ihtişamıyla yükselen Cumhuriyet Güneşi’nin tüm parlaklığıyla doğduğu ilk Meclis Binasına gittik. Büyük Atatürk’ün Riyaset Odasını, Dünya’da emperyalizme karşı kazanılan ilk zaferin belgesi ve vatanımızın tapusu olan andlaşmanın imzalandığı kutsal masanın bulunduğu salonu ve Ulusal İradenin, ezelden beri özgür yaşamış Büyük Türk Ulusu’na zincir vurulamayacağını haykırarak, bağımsızlık ateşini yaktığı Meclis Salonunu ziyaret edip, bağımsızlık mücadelesinin o günkü havasını beyinlerimizde yeniden oluşturarak, huşu içinde içimize çektik. Vatanın kurtuluşuna ve Cumhuriyetimizin kuruluşuna, kanıyla, canıyla, emeğiyle hizmet eden kahramanları, dualarla andık; minnet ve şükranlarımızı sunduk.
Cumhuriyete gönül veren her Türk vatandaşının En Büyük Bayramını, sonsuza kadar kutlanması dileğiyle, içtenlikle kutlarım.