Top seslerinin, Haymana Ovası’ndan, Beytepeleri aşıp, Peçenek Köyü’ne ulaştığı günlerde, annem 14-15 yaşlarında imiş. Köy, kuş uçuşu Ankara’ya 25 km. Köyde, yalnızca, yaşlılar, kadınlar ve çocuklar varmış; genç erkekler ise, Sakarya’da cephede. Yükte hafif, pahada ağır neleri varsa alıp, Doğu’ya, Kayseri’ye doğru gitmeleri emredilmiş. Köydeki nakil vasıtaları, yalnızca öküzlerin çektiği kağnılardan ibaretmiş. Değerli ve gerekli eşyalarını, yiyecekleri kağnılara yüklemişler. Kalanları da (bilir misiniz bilmem), buğday kuyularına kuyulamışlar.
Hareket saatinde, köy meydanında toplanıp, büyüklerin hareket işaretini beklerken, Yapracık Sırtından, tozu dumana katıp gelen atlıları görmüşler. Önce, asker kaçakları sanıp korkuya kapılmışlar. Daha sonra, öndekinin Al Bayrağı dalgalandırdığını görüp rahatlamışlar.
Atlılar, dört nala gelirken, bir yandan da, “Durun gitmeyin, Paşa düşmanı yendi; Yunan kaçıyor” diye bağırmaktalarmış. Köylü, sevinçten, gözyaşları içinde birbirine ve gelenlere sarılıp; bir yandan ağlarken; öte yandan da, ”Mustafa Kemal Paşa, çok yaşa!” diye bağırıyormuş.
Gözyaşlarıyla terk etmeye hazırlandıkları köy meydanı, bayram yerine dönmüş. O gün, günlerden, 13 Eylül 1921; Tarihin gördüğü en uzun meydan muharebesinin kazanıldığı, Türk’ün 250 yıllık makus talihinin yenildiği gündü. Ben, köylülerin o coşkusunu ve bayram sevincini, çocukluğumu ve gençliğimi geçirdiğim, Polatlı’da, sevgili Polatlılılarla birlikte doyasıya yaşadım. O zamanlar Polatlı, onbeş yirmi bin nüfuslu bir ilçeydi ve hâlâ savaşın anılarını yaşamaktaydı. Mahallelerine; Gazi, Kurtuluş, Zafer, İstiklal ve Cumhuriyet adları verilmişti. Birkaç ilkokulundan biri Sakarya (sonradan Atatürk oldu); diğeri de, benim okuduğum 13 Eylül İlkokulu idi. Her yıl 13 Eylül gününde, Polatlı’nın Kurtuluş Günü olarak, tüm Polatlı bayram yapardı. Cumhuriyet Meydanı’nda toplanılır, konuşmalar ve törenler yapılırdı. Sonra da, bugün başuçlarında yalnızca memleketlerinin isimleri yazılı Kahraman Şehitlerimizin mezarlarının bulunduğu Sakarya Şehitliğine gidilir; o yiğitlere, Kahraman Komutanlarına ve zaferin mimarı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’e dualar edilirdi.
Bugün, yine, bir 13 Eylül günü. Polatlı, dün, geçmişte görülmemiş bir kum fırtınasının mağduru oldu. Ama; ben, her şeye karşın; sevgili Polatlılıların, bu muhteşem zafer gününü, geçmişteki coşku ve heyecanla Kurtuluş Bayramı olarak kutlayacaklarını düşünüyorum. Fırtına sebebiyle geçmiş olması dileklerimi sunarken; Bayramlarını tüm içtenliğimle kutluyorum.
NOT: Yolunuz Polatlı’ya düştüğünde, Şehitliği ve tepedeki, savaşın sürdüğü yirmi iki gün yirmi iki geceyi temsil eden sütunların bulunduğu anıt ile müzesini; Eskişehir yönünde, savaşın en yoğun olarak geçtiği Dua Tepe ve Kartal Tepede, sevgili arkadaşım Sami ÇAY’ın Belediye Başkanlığı sırasında yaptırdığı, anıtları ve “Dur Yolcu!” heykeli ile kaidesini ziyaret etmenizi ve çocuklarınıza, muhteşem Zaferi yerinde anlatmanızı öneririm. Kartal Tepe’deki asker heykeline kaide görevini gören bina, belediye başkanının değişmesi üzerine, ancak, bundan birkaç yıl önce tamamlanabildi. Sevgili Sami ÇAY’a; şimdiki Belediye Başkanına ve emeği geçenlere, bu Savaşın anılarıyla büyüyen biri olarak, teşekkür ederim.
Turgut Üstadım,Saygıdeğer Büyüğüm
Öncelikle kaleminize sağlık.Sizin anılarınızı paylaşmanız nedeniyle çok teşekkür ederim. Emperyalizmin paylaşmaya çalıştığı borç içinde bitap düşmüş bir ülkenin, bir yandan eşkiyaya bir yandan mültezime yem olmuş fakir ve çaresiz halklarının çaresizliği üzerine kurulan ulus devletin mutlu çocuklarından biri olarak tekrar teşekkür ederim.
Sevgili Gümüştal, bizi biz yapan tarihi olayları ve değerlerimizi canlı tutmak zorundayız. Yoksa, kurda kuşa yem olmak kaçınılmaz olacak. Bizden sonra, görev sizlerin.
Selamlar.
Hocam merhaba size ulaşamadım. Hukuk fakültesi mezunuyum bu yıl kpss girdim idare hukuku ile ilgili bir soru sormuşlardı. Sorunun yalnış oldugunu düşünüyorum. Size soruyu nasıl ulaştırabilirim. Değerli görüşünüzü merak ediyorum.
Sitede iletişim adresi var, Serkan Bey.