9 Ağustos 2016 gün ve 29796 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 15.7.2016 gün ve 6728 sayılı “YATIRIM ORTAMININ İYİLEŞTİRİLMESİ AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN”un, aynı tarihte yürürlüğe giren, 23’üncü maddesi ile 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 5’inci maddesinin birinci fıkrasının ilk cümlesi değiştirilmiş bulunmaktadır. Eski şekli, “Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtların her nüshası ayrı ayrı aynı miktar veya nispette Damga Vergisine tabidir” şeklinde olan cümle, anılan değişiklikle, “Bir nüshadan fazla olarak düzenlenen kağıtlardan, maktu vergiye tabi olanların her bir nüshası ayrı ayrı miktarda; nispi vergiye tabi olanların ise bir nüshası damga vergisine tabidir” halini almıştır.
Görüleceği üzere; düzenlemedeki değişiklik, nispi damga vergisine tabi kağıtların nüshalarının vergilendirilmesine ilişkindir. Maktu damga vergisine tabi kağıtların nüshalarının vergilendirilmesi, eskiden olduğu gibidir. Yani; kağıdın birden fazla olan her nüshası, ayrı ayrı aynı miktarda vergiye tabi olmaya devam etmektedir. Örneğin; maktu damga vergisi 10 Türk Lirası olan dört nüsha kağıdın her nüshasının, diğerlerinden ayrı olarak 10 Türk Lirası maktu damga vergisine tabi tutulması; dolayısıyla, kağıt için toplam 40 Türk Lirası maktu damga vergisi hesaplanması gerekmektedir.
Buna karşılık; nispi damga vergisine tabi kağıtların nüshalarının vergilendirilmesi değişmiştir. Yeni düzenlemeye göre; bundan böyle, birden fazla nüshadan oluşan kağıtların, kaç nüsha olursa olsan, yalnızca bir nüshasından damga vergisi alınacaktır. Bu yeni düzenleme, damga vergisinin getireceği mali yükten kurtulmak amacıyla, nispi damga vergisine tabi kağıtların bir nüsha olarak düzenlenmesi, bu nüshanın hakim konumdaki tarafta bırakılıp diğer taraf ya da taraflara kağıdın fotokopi veya suretinin verilmesi uygulamasını ve bu uygulamanın yaratacağı sakıncaları bitirecek olması bakımından önemlidir.
“Nüsha” sözcüğü, Türk Dil Kurumunun Büyük Türkçe Sözlüğünde, “Birbirinin tıpkısı olan yazılı şeylerden herbiri” olarak tanımlanmış bulunmaktadır. Yani; bir kağıdın başka bir kağıdın nüshası olabilmesi için, o kağıdın tıpkısının aynısı olması gerekmektedir. Bu tanımı itibarıyla, nüshanın, aynı Sözlükte, “Yazı veya resim kopyası, nüsha” olarak tanımlanan “suret”ten bir farkının olmadığı söylenebilir. Böyle bir söylem, bizi, kağıdın damga vergisine tabi olmayan nüshalarının, resmi dairelere ibraz olunduğunda, Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı Tablonun IV’üncü fıkrasının 3’üncü bendi uyarınca, maktu damga vergisine tabi tutulması gerektiği anlayışına götürür.
Oysa; Danıştay, bir kağıdın nüsha sayılabilmesi için, diğer bir kağıdın tıpkısının aynısı olmasını yeterli görmemektedir. Danıştay, ayrıca, nüsha olarak nitelendirilecek kağıdın, ilk nüshasında olduğu gibi, ıslak veya elektronik imza içeriyor olmasını da aramaktadır. Islak ya da elektronik imza içermeyen kağıtlar, “Aslının Aynıdır” şerhi taşıyor olsalar dahi, suret ya da fotokopi olarak nitelendirilmektedir[1]. Bu bakımdan; bir kağıdın nispi damga vergisine tabi olmayan nüshalarının suret ya da fotokopi olarak nitelendirilmeleri ve resmi dairelere ibraz edilmeleri halinde maktu damga vergisiyle vergilendirilmeleri de mümkün değildir.
[1] Danıştay Yedinci Dairesi, 30.12.1999, E:1999/919, K:1999/4481